SİZİN AŞKINIZ HANGİSİ...???
Çocukluk aşkı
Ne kadar tersini iddia etseler de, bal gibi de aşktır. Üstelik
aşkın en saf hali. Anne ya da babaya duyulan aşktan verilen
ilk ödün. Beklentisiz, hayranlık dolu, olanaksız ve
kırılgandır. Onu, oyun oynarken unutur, boş vakitlerinizde
hatırlarsınız. Onunla kavga eder, hatta onu döversiniz.
Yanınızda olmasını ister, ama onunla bir türlü
geçinemezsiniz. Başka türlü davranmayı bilmediğinizden,
"en iyi kim .... yapar" yarışlarına girersiniz. Bir
gün size bakmadan yanınızdan geçip gider, siz de ona
bakmazsınız, biter.
İlk aşk
Biraz prematüredir ama olsun. Yine de tüm uzuvları yerli
yerindedir. Eğer, yeterince cesaretiniz yoksa, prematüre ve
platonik kalmaya mahkumdur. Ya siz ya da karşınızdakinin,
ikinizi birden çekip sürükleyecek enerjisi yoksa, tekleyerek
yaşanır ve yıllar sonra kitabınızın arasında bulduğunuz
kurumuş çiçeği ya da bir ıvır zıvırı, "Bu
döküntü de neymiş" deyip atarsınız. Çoğunlukla ne
kadar çaba gösterirseniz gösterin, prematüre haliyle
kucağınızda can verir. Acı, tutku, kavuşamama ya da
vuslatın ateşi, yani ne olursa olsun bir ortak bir enerji
yaratıp, bunun etrafında bir ritüel yaşamayı
başardıysanız, yaşadıklarınız acı bile olsa, onu minnetle
anarsınız.
Şıpsevdi aşk
Duygular meteor yağmuruna benzer. Hızla değişir, az barutlu
bir havai fişek gibi kısa süreli güzellikler yaratır ve
biter. Sonra bir başkası, daha sonra bir başkası... Bu tip
insanlar, genellikle kendi yarattıkları illüzyonun peşinden
koşup, gerçekle yüzleştiklerinde ise yeni bir illüzyonun
peşinde koşmaya başlarlar. Onları kısa sürede verdikleri ve
tutamadıkları sözler yüzünden "sahtekar" diye
damgalamak büyük haksızlıktır. Onları bal yapan küçük
arılar gibi görüp, sevelim, kollayalım. Umutsuz aşk
arayışlarında karşılarına çıkarsak, çıldırıp,
saldırmayalım. Olur mu?
Aşka duyulan aşk
Çizer arkadaş Kutlukhan'ın sözüyle, "kız aşkı."
Light yiyecek ve içeceklere de "kız kolası",
"kız yoğurdu" falan diyenleri gördüğümüzden, bu
bizi şaşırtmadı. Bizce, bu durumun bir cinsiyeti yok. Aşkı
müsekkin gibi görmek, Eros'la sıkı fıkı bir muhabbet
tutturmak iyi hoş da, bu işte bir gerçek dışılık var.
Düşünün, karşınızdaki aşık figürü sürekli
değişirken, sizin ilişki kurma biçiminiz değişmiyor. Kendi
stilinizde davranmayı sürdürüyorsunuz ve kendi halinizde,
kendi beklentilerinizle, karşınızdakinin gerçek varlığı
buna cevap verir mi, vermez mi, benim duygularım nedir bile
demeden, kendinden menkul bir aşk yaşıyorsunuz. Hem
karşınızdakine ayıp, hem size yazık günah. Değil mi?
Olanaksız aşk
Her aşkın olanaksız bir tarafı vardır. Çoğunlukla bunları
görmemeyi yeğleriz. Örneğin adam burnunu karıştırır,
pırt yapar ve siz bundan çok iğrenirsiniz, bakmazsınız ve
görmezsiniz. Görürseniz, aşkınız olanaksızdır. Bu
olanaksız yanlar bazen o kadar ağır basar ki, aşkın hem
kaynağı, hem iddiası, hem motorize gücü, hem de
terminatörü olurlar. Örneğin, birlikte olduğunuz kişi
evlidir (Bkz. Anna Karannina), aileleriniz arasında kan davası
vardır (Bkz. Romeo ve Juliet). Babası size kıl olmuştur (Bkz.
Leyla ile Mecnun), sizin babanız çöpçü, onunki
fabrikatördür (Bkz. Türk filmleri). Başroldekiler, Aşık
Veysel'in dediği gibi, "sevdiklerine kavuşamayıp, aşık
olur"lar ve aşk acıları içinde kıvranırlar. Onların
cehennem ateşine ihtiyaçları yoktur.
Gayrımenkul aşkı
İnsani aşk ile, nesnevi aşk karıştığı zaman ortaya
çıkar. İlkokuldan bu yana öğretici bir müsamere sorusu
olarak hayatımıza giren, "aşk mı, para mı?"
denklemi, kimi insanlarda para yönünde ağır basar.
"Parasız saadet olmaz" düsturuyla hareket eden bu tip
insanlar, ne tesadüf ki, parası olanlara aşık olma
eğilimindedirler. Aşık oldukları tip değişip, kimi zaman
göbekli, kimi zaman karga burunlu, bazen yakışıklı ya da
güzel olsa da, ortak noktaları ekonomik durumları olarak
kalır.
Aşk-ı memnu
Yasak aşk. Men edilmiş, engellenmiş ve çoğu zaman da
yasadışıdır. "Aşk illegaldir" diyen Cemal
Süreya'ya göre, aşkın aşk olması için, gereken de zaten
budur.
Karşılıksız aşk
Onu görmek bile sizi heyecanlandırırken, o sizin yanınızdan,
geçip gider. Siz heyecandan sapır sapır titrerken, o işiyle
meşgul olur. O sizin için hayatınızdaki en önemli kişiyken,
siz onun için sıradan birisinizdir. Hem aşık hem de salak
hissedersiniz kendinizi... Davranışlarından, konuşmalarından
işaretler alıp, umutlanır, bozulur, küsersiniz. İnsanın bir
kereliğine bu duruma düşmesi, tecrübesizlikle yorumlanıp,
bağışlanabilir. Ancak, bir kereden fazla başınıza geldiyse,
oturup kendi hakkınızda düşünmenizde yarar var.
Sonsuz aşk
Bütün aşklar, iyi dileklerle başlar, sonsuza kadar süreceği
umuduyla beslenir, ansızın tükenir. Mitlere yer etmiş sonsuz
aşk imgesi, günümüzde hamburger ve kolayla birlikte uygun bir
menü olmadığı için pek tercih edilmiyor. Ama yine de aşkı
sonsuz bir şey olarak algılamak, yaşam sevincini böyle bir
sonsuzluk imgesiyle beslemek, üç günlük dünyada hoş bir
itici güç. Sonsuz ama her şey bittiği yere kadar sonsuz.
Anot-katod aşkı
Düalizm, köklerini doğudan alan bir felsefe... Bir başka
deyişle, zıtların birliği. Zıt kutuplar birbirini çeker
ilkesi, bazen aşk için en sihirli formülü oluşturur.
İnsanın kendi kıvırcık saçlarından nefret edip, düz
saçlı birine imrenmesi gibi, gönül karşıtını buldu mu,
araştırmacı yönü galeyana gelir, merakına tutkuyla
bağlanır. Ancak bütün sırlar çözülüp, merak gerçekle
yüzleştiğinde, aşk eski cazibesini yitirir.
Kimyasal aşk
Son yıllarda bilim adamlarının ortaya attığı savlardan biri
de, insanların tıpkı hayvanlarda olduğu gibi, koku duyusu
tarafından idare edildiği. Siz farkında olmasanız da
burnunuz, kalbinizi yönetiyor olabilir. Bilim adamlarına göre,
vücudun salgıladığı kokular, milyonlarca yıl önce sahip
olduğumuz duyusal yetenekleri harekete geçirip,
duygularımızı fişekliyor. "Ben bu adamla ya da kadınla
birlikte ne arıyorum?", "Birbirimize uygun değiliz
ama buna rağmen birlikteyiz", "Onda ne bulduğumu
bilemiyorum" gibi sorular soruyorsanız, belki de onu
burnunuzla yakalandınız.
Uygunsuz aşk
Yaradılış efsanelerinde biri kadın iki kişi hikaye edilir.
İnsanlar, genellikle elmanın ikinci yarısı olarak
düşündüğü eşinin karşı cinsten biri olacağından
emindir. Bunu arzular ve bekler. Gökkuşağının altından
geçenler ise, aşkın karşılığını kendi cinsiyetlerinde
bulur. İki erkek ya da iki kadın, alışılmadık ve çarpık
görünse de, orada da aşkın her çeşidi bulunur.
Tek gecelik aşk
Esas tartışma, aşk ve seks arasında. "Aşk yoktur"
diyenler ve seksi aşkın odağı olarak görenlerle, mistik bir
aşk imgesine bağlı olanları karşı karşıya getiren bu
durumun sonu, ahlaki tartışmalara kadar gidebilir. Bu konuda
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in patentini taşıyan söz,
düğümü çözebilir. Ne demiş; "Vaasa vaadır, yoksa
yok!"